0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kafirun müddeti, Medine indirildiğine dair rivayetler olsa da Mekke’de inmiştir. Kuran-ı Kerim sıralamasında Kevser Müddetinden sonra Nasr Müddetinden evvel gelmektedir. Müddet, ismini birinci ayetinde geçen ve inkarcılar manasına gelen Kafirun sözünden almıştır. Kafirun müddetinde iman ile şirkin bir ortada olamayacağı, inancın şirkten uzak tutulması gerektiği kesin bir üslupla tabir edilmiştir.

Tevhid prensibinin sembolü olarak Mekke devrinin birinci yıllarında inen Kafirun Müddetinde Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin farklı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi ortasında bir benzerlik bulunmadığı, hasebiyle ikisinin birlikte bulunmasının, iki inanç ortasında bir uzlaşmaya gidilmesinin mümkün olmadığı kesin olarak tabir edilmiştir.

Bismillahirrahmanirrahim,

1. Kul yâ eyyühel kâfirûn

2. Lâ a’büdü mâ ta’büdûn

3. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd

4. Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm

5. Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd

6. Leküm dînüküm veliye dîn

Rahman ve Rahim olan Allah’ın ismiyle

1. Deki: ey kâfirler!

2. Tapmam o taptıklarınıza.

3. Siz de tapanlardan değilsiniz benim mabuduma.

4. Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.

5. Hem de siz tapıcılardan değilsiniz benim mabuduma.

6. Sizin dininiz size, benim dinim de bana.

Peygamber Efendimiz (s.a.s) Kafirun Mühletinin fazileti ile ilgili ‘Her kim Kafirun Mühletini okursa, Kuran’ın Dörtte birini okumuş üzere olur.’ biçiminde buyurmuştur. 

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Hazreti Nevfel’e:

– ‘Seni buraya getiren önemli iş nedir?’ biçiminde buyurunca, o da

– ‘Bana, uyuyacağım sırada söyleyeceğim bir şey öğretmen için geldim’ der.
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de:

-‘Öyleyse yatağına girdiğinde Kafirun mühletini oku, sonra onu bitirince uyu! Zira o, şirkten uzaklaşma bildirişidir’ buyurdu.

• Kim rastgele bir gecede Kafirun mühletini okursa, çok hoş ve güzel bir iş yapmış olur.

• Kafirun mühletini, İhlas, Felak ve Nas müddetleri ile birlikte okuyanın rızkı artar, hali düzelir.

• Her türlü berbatlıktan korunmak için ve sorunlardan kurtulmak isteyen kişi, Kafirun, İhlas, Felak ve Nas müddetlerini okusun.

• Yatacağın vakit bu sureyi oku. Çünkü o müddet, insanı şirkten koruma eder, imanını şeytandan korumuş olur. O gece ölürse, tevhid üzerine Rabbine kavuşur.

• Her gün 3 kez okuyan belalardan ve şeytanın şerrinden korunur.

• Her gün okumak, vefat anında küfre düşmeyi maniler.

• Çocuklarınıza yatarken Kafirun mühletini okutunuz. Okurlarsa, gece onlara hiçbir şey arız olmaz.

• Bu sureyi güneş doğarken ve batarken okuyan kişi, şirkten emin olur.

• Her gün 200 sefer okumaya devam eden kimsenin imanı kuvvetlenir, Hızır (Aleyhisselam) manevi rehberi olur.

Tefsirlerde anlatıldığına nazaran Kureyşliler Hz. Peygamber (sav)’den bir sene kendi ilâhlarına tapmasını, bir sene de kendilerinin onun ilâhına tapmalarını istemişler. Hz. Peygamber (sav) de “Allah’a bir şeyi ortak koşmaktan tekrar O’na sığınırım!” demiş; bu kere Kureyşliler, “Bizim ilâhlarımızdan kimilerini istilâm et (öp, el sür), biz de seni tasdik edip ilâhına ibadet edelim” demişler. Bunun üzerine Kâfirun Müddeti inmiştir. (Taberî, XXX, 213-214; Kurtubî, XX, 225).

Peygamber Efendimiz (s.a.s), İslam dinini Mekke ve Medine etrafında yayma çabası içinde iken iman etmeyen bir kişi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’e 1 yıl boyunca kendi ilahlarına inanması şartıyla iman edeceğine söyler ve bunun üzerine Kafirun Mühleti indirilir. 

Bundan dolayıdır ki şirkten ve inkardan korunmak için Kafirun Mühletinin okunması tavsiye edilir. Allah’ın varlığını, birliğini kabul ederek okuyan kişinin imanı güçleneceği rivayet edilir. 

Allah’a iman eden müminlerin tek bir Allah’a inandıklarını, Allah’tan öteki ilah olmadığını ve Allah’a tapılmadığını, iman edildiğini mevzu alır. Kafirun Müddeti bilhassa de Allah’a ortak koşulmaması gerektiğini söz etmektedir. 

Tevhid prensibinin sembolü olarak Mekke devrinin birinci yıllarında inen bu müddette Mekkeli müşriklerin şahsında bütün putperestlere ilân edilmek üzere iman ile şirkin farklı şeyler olduğu, bu iki inanç sistemi ortasında bir benzerlik bulunmadığı, münasebetiyle ikisinin birlikte bulunmasının, iki inanç ortasında bir uzlaşmaya gidilmesinin mümkün olmadığı kesin olarak tabir edilmiştir.

Kimi müfessirlere nazaran 2-3. ayetlerde, gelecekte Hz. Peygamber’in müşriklerin taptığına tapmayacağı, onların da Hz. Peygamber’in taptığına tapmayacakları tabir edilmiş; 4-5. ayetlerde ise halihazırda da onların tavırlarının farklı olmadığı bildirilmiştir. Lakin Şevkanî bu yorumu reddetmekte, 4-5. ayetlerin 2-3. ayetlerdeki gerçeği pekiştirdiğini söylemekte; bu tekrarlara lisan kurallarından ve Arap şiirinden örnekler getirmekte, Hz. Peygamber’in hadislerinde de misal tekrarların bulunduğunu tabir etmektedir (bk. V, 599-600). Bizim tercihimiz de bu taraftadır. Çünkü 2-3. ayetlerde Hz. Peygamber’in şahsında müminlerin yalnızca bir Allah’a kulluk etmeleri emredilmiş, Allah’a ortak koşanlarla gerek inanç gerekse ibadet bakımından hiçbir biçimde benzerliklerinin bulunmadığı vurgulanmıştır. 4-5. ayetlerde ise Hz. Peygamber’i kendi dinlerine döndürmek isteyen putperestlerin ümidini kırmak niyetiyle kelam tekrar edilmiştir. “Sizin dininiz size, benim dinim banadır” formunda çeviri ettiğimiz 6. âyet, daha geniş kapsamlı ve daha vurgulu bir formda evvelki ayetleri tekit eder ve bu iki din ortasında uzlaşmanın olamayacağını gösterir. Çünkü bu iki dini uzlaştırmak, hak ile bâtılı uzlaştırmak manasına gelir.

Son ayetten din, vicdan ve ibadet özgürlüğünün temel olduğu, kimse­nin rastgele bir dine girmeye zorlanamayacağı manasının da çıkarı­labileceğini düşünen bir kısım müfessirler bu ayetin müşriklere karşı savaşılmasını emreden ayetle (bk. Tevbe 9/36) nesh edildiğini yani kararının kaldırıldığını ileri sürmüşlerdir.