0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Dr. Hizan Parıltı Bucak Batı, mevsim geçişlerinde bedende hormonal değişimler meydana geldiğini belirterek, “Bu durumun genel belirtisi yorgunluk olarak kendini gösterebilir. Hareketsizlik, beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişim, hava kirliliği ve GDO’lu besinler üzere nedenlerden kaynaklı olarak bahar yorgunluğu şikayetleri artıyor” dedi. Uzmanlar, son devirde Covid-19 salgını başta olmak üzere, değişen hayat şartları, hareketsizlik, beslenme alışkanlıklarındaki olumsuz değişim, sigara ve alkol tüketimi, hava kirliliği, global ısınma, endüstrileşme ve GDO’lu besinlerdeki artış üzere nedenlerden kaynaklı olarak “bahar yorgunluğu” şikayetlerindeki görülme sıklığının arttığını belirtiyor. 
 
BAHAR YORGUNLUĞUNA DİKKAT EDİLMELİ 

Bahar yorgunluğuna dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Hizan Parıltı Bucak Batı, “Bu yorgunluğu, bahar yorgunluğu saysak bile, uzun süren yorgunlukların ciddiye alınması, altta yatan diğer bir sorun olup olmadığının araştırılması gerekiyor. Kimi periyotlarda kâfi besin alınmaması, vitamin ve minerallerin eksik kalması, tiroit bezinin çalışma düzensizlikleri, tansiyon, kalp, enfeksiyon hastalıkları, sigara kullanılması yorgunluk belirtilerini artıran ögeler olarak sıralanıyor. Bu nedenle nizamlı denetimlerimizi aksatmamak, yılda bir sefer check-up yaparak, genel beden sıhhatimiz denetim ettirmek bizleri kronik ve hayati risk oluşturan hastalıklardan koruyacak ve erken teşhis imkanı sağlayacaktır” diye konuştu.  

HASTALIK DEĞİL

Bahar yorgunluğunun bir hastalık olmadığını vurgulayan Dr. Hizan Parıltı Bucak Batı, “Bahar periyotlarında bireyde güç yoksunluğu, bitkinlik, isteksizlik, uyku sıkıntıları, sabah uyanamama, kas ve eklem ağrıları, baş ağrısı, dikkat eksikliği üzere belirtilerle ortaya çıkabilen tablonun ihmal edilmemesi gerekir. Zira vücudumuz anemi (kansızlık), tiroit hastalıkları, fibromiyalji, karaciğer ve böbrek hastalıkları, akciğer ve kalp hastalıkları, kanser, kan hastalıkları, depresyon ve anksiyete bozuklukları, iş, aile ve toplumsal yaşantıyı etkileyen ruhsal bozukluklar üzere farklı hastalıkların semptomlarını gösteriyor olabilir. Bu nedenle uzun süren belirtilerde kesinlikle uzman bir tabibe başvurmak ihmal edilmemelidir. Ayrıyeten bahar periyodunda birçok şahısta gastrit üzere mideye bağlı rahatsızlıklar gözlenebilir; depresyon, uyku problemleri, sonluluk ve anksiyete üzere his durum değişiklikleri; baş dönmesi ve dengesizlik, saç dökülmesi, cilt kuruluğu ve cilt döküntüsü görülebilir. Bahar yorgunluğunda görülen kıymetli rahatsızlıkların başında kalp damar hastalıklarında artış ve tansiyon düzensizliği gelir. Isı ve nem değişimleri ile birlikte nefes darlığı ve akciğer hastalığı olan bireylerde yakınmalarının arttığını görebiliriz. Bahar yorgunluğu yakınmaları hipotiroidi ile tiroid bezinin az çalışmasıyla çok benzerlik gösterir. Ayrıyeten tiroid hastalıklarının bu devirde arttığını biliyoruz. Bu nedenle tiroid tetkiklerinin yapılması çok değer arz etmektedir“ dedi. 

BAHAR YORGUNLUĞU ŞİKAYETLERİNDE ARTIŞ VAR
 
Bahar yorgunluğu için neler yapılabileceği konusunda açıklamalarda bulunan Medicana Çamlıca Hastanesi Beslenme ve Diyetetik Uzmanı Dyt. Deniz Pirçek ise bahar yorgunluğunun tesirlerini hafifletmek ve dinç kalabilmenin temel yolunun tertipli beslenme, sistemli idman ve kaliteli bir uyku olduğunu belirterek, “Son birkaç yıldır bahar periyoduna denk gelen Ramazan ile birlikte bahar yorgunluğu şikayetlerinde de artış görüyoruz. Yanlışsız bir beslenme nizamı ile bu periyotta ömür kalitemizi ve konforumuzu artırabiliriz. Bu devirde vitamin ve mineral istikrarına daha da dikkat etmek gerektiği için, sofralarda zerzevat ve meyveye gereğince yer ayırmak gerekiyor. Bilhassa C ve B kümesi vitaminler, potasyum, magnezyum ve çinko açısından güçlü besinleri bol bol tüketmek gerekiyor. Günde 2-2,5 litre suyu istikrarlı formda güne yayarak içmek gerekiyor. Beyaz un ve şeker oranı yüksek olan besin tüketimini azaltırken, çok ağır ve yağlı yemekler yerine zerzevat yüklü yemekleri tercih etmek gerekir. Sağlıklı bir kahvaltı güne güzel ve enerjik başlamak için yararlı olacaktır. Balık ve belirli ölçüde bilhassa ceviz ve fındık olmak üzere kuruyemişler tercih edilmelidir” dedi. 

MEVSİMİNDE ZERZEVAT MEYVE TÜKETMEK DEĞERLİ
 
Dyt. Deniz Pirçek, tekliflerini şöyle sıraladı: “Mevsiminde zerzevat ve meyve tüketmek (semizotu, enginar; çilek, kivi, avokado gibi), doğal probiyotik olan turşu, mesken imali yoğurt üzere besinleri sistemli tüketmek, kahvaltıyı muhakkak ihmal etmemek, ana ve orta öğünleri atlamamak, alerjik bir durum yoksa günde bir tane yumurta yemek, orta öğünlerde 5-10 adet cevizi badem fındık üzere kuruyemişleri ihmal etmemek, gün içinde ana öğünlerde kesinlikle yeşillik yahut salata tüketmek, beyaz undan yapılan ekmek yerine, kepekli, tam tahıllı, tam buğday, çavdar üzere lif ve besin pahası güçlü eserleri tercih etmek, kahve üzere kafeinli içecekler yerine, metabolizmayı rahatlatan, çalıştıran ve bağışıklığı güçlendiren bitki çaylarını tercih etmek, bedende fazla su birikimi ve ödemene neden olacağından fazla tuzdan kaçınmak, alkol, asitli-gazlı içeceklerden uzak durmak, gün ışığı ve güneş ışığında da faydalanmak için sabah erken saatler yahut akşamüzeri açık alanda idman ve nizamlı yürüyüş yapmak, uyku tertibine dikkat etmek ve kaliteli bir uyku planlaması yapmak, birçok hastalığın esas nedenleri ortasında yer alan, duygusal açlığı da tetikleyen, çok kilo alımına da neden olabilecek gerilimi azaltacak hobi ve uğraşlar edinmek”