0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kent Onkoloji Merkezi Koordinatörü Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Karabulut, 1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası’nda hastaların moral bulacağı açıklamalar yaptı. “Kanserden korkma, geç kalmaktan kork” sloganını yıllardan beri eleştirdiğini belirten Karabulut, Türk toplumunda kanser fobisi olduğunu söyledi. Aslında endişe temelli bir toplumuz diyen Karabulut, “Peki, geç kalmış bir hasta ne yapsın, korksun mu? Bu sloganın altında endişe var. O yüzden de hastaların bir kısmı da geç kaldıysam diye bizlere başvurmuyor. Aslında geç kalmaktan da korkmayın dememiz gerekmez mi? Kanserden hami önlemleri almak; gerçek beslenmek, gerçek yaşamak, makûs alışkanlıklardan uzak durmak, spor yapmak, güneş ışınlarından korunmak, radyasyondan korunmak ve ülkü kiloda olmak gerekir. Bunlar hami tedbirlerdir. Bunları yapamazsak tarama programları var. Erken teşhisi hedeflemek, çok daha değerlidir. Lakin geç kaldığınız vakit da korkun demememiz lazım. Zira hastalar hangi kademede gelirse gelsin her basamakta yapılacak bir şey var” dedi. 

Hastaların yüzde 70 ile 80’i şifa buluyor

Prof. Dr. Karabulut, son 20 yılda kanser tedavisindeki gelişmelere ve muvaffakiyet oranlarındaki artışlara dikkat çekti. Yaklaşık 20 yıllık onkoloji uzmanı olduğunu ve birinci uzman olduğunda hastaların yüzde 20’sinin şifaya kavuştuğunu kaydeden Prof. Dr. Karabulut kelamlarını şöyle sürdürdü: “O yıllarda elimizde hiçbir alternatif ilaç yoktu. Artık hastaların yüzde 70’i, hatta yüzde 80’i tam şifaya kavuşabiliyor ve çok uzun müddetli yaşayabiliyor. Kanser kronikleştirilebiliyor Alışılmış ki her hastada değil. Hala kaybettiğimiz hastalar var. Lakin bu oranlar bile kanserin vefatla eş paha tutulmaması gerektiğini gösteren bir şey. Moleküler testler var, akıllı ilaçlar var ve çok tanınan olan immünoterapi dediğimiz insanın kendi bağışıklık sisteminin kanser hücresini tanıyarak elde edilen çok başarılı sonuçlar var. Bunun da ötesine gidecek. Çok süratli yol alıyoruz. Yalnızca şu 20 yılın özeti yüzde 20 şifadan yüzde 70 şifaya çıkabiliyorsa kanserin geleceği de çok parlak demektir. Hiçbir halde ümitsizliğe kapılmasınlar. Her vakit umut var. En geç kalan hastalarda bile yapılacak çok şey var. Yalnızca akıl ve bilimde kalsınlar. Aklın ve bilimin olmadığı yerde macera vardır. Macera ebediyen tabanı belirli olmayan kuyuya emsal. Beşerler maddi ziyanların ötesinde kendilerine fizikî olarak ziyan da verebiliyorlar. Kendilerini bir ticaret metası olarak göstermesinler. Hislerini sömürtmesinler.” Öte yandan kanserin bütüncül yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan Medikal Onkolog Prof. Dr. Karabulut, hastalara tedavi için multidisipliner gruba sahip donanımlı merkezlerde tedavi olmalarını önerdi.