ERMAN TOROĞLU – CENTİLMENLİK

Dönem sonu geldikçe birtakım grupların seyircileri artıyor. Bir tanesi de Antalyaspor. Doğal teknik adamla birlikte yükselişte başlayınca seyirci gelmeye başladı. Galatasaray bildiğiniz üzere bir halt oynamıyor.

Kimi oynayacak adamlar da kenarda oturuyor, oynamayacaklar da alanda. Galatasaray teknik yöneticisinin ne yaptığı aşikâr değil. Top Galatasaray’da daha fazla gözükmesine karşın oyunda tesirli olan grup Antalya’ydı.

Aslında ortada geçen maçı hakem muvaffakiyetle futbolcuları sinirlendirerek birbirlerine girmelerini sağladı. Neyse ki Antalyalı futbolcular bir 10 dakika bu türlü oynadıktan sonra sakinleştiler. Hakemlik bu türlü bir şey; maçı rahat götürüyorum zannedersin bir patlar önünü kesemezsin. Allah’tan dönem bitti.

Antalyaspor belirli bir planda gidiyor. Pekala Galatasaray son maça çıktı hiçbir planı yok! Nasıl olsun ki idare şurası yok. Bu sene futbolumuzda yoklar yılıydı. İnşallah seneye bu türlü olmaz. Şu yazıyı kaleme alırken bile zorlanıyorum. Zira yazacak bir şey yok.

Yalnız şunu yazmakta yarar var herhalde; Galatasaray attığı golden 5 dakika evvel Antalyaspor çok âlâ bir hamle yakalayacakken hem de rakip defansı eksik yakalayacakken, Galatasaraylı oyuncu yerde yatıyor diye top taca attılar. Ancak birebir centilmenliği hızına dirsek yiyen Antalyalı futbolcuda göstermediler.

Aslında gol olduktan sonra kimi futbolcuların ezikliği de hızlarından muhakkaktı. Yani dünkü olayda centilmenlik ve düzgünlük Antalyasporlu futbolculardaydı. Galatasaray bu türlü bir golün ardına sığındı ve berabere kaldı.

REHA KAPSAL – KRİZ

Galatasaray son yıllarda tahminen de en makus dönemini geçirdi. Bu yalnız ligdeki puan durumuyla ilgili de değil. Sarı-kırmızılılar, 38 haftadır çıktığı maçların favorisi olamadı. Esasen bu sezonki başarısız tablonun özeti de buydu sanırım. Torrent yeniden bildiğimiz üzere ligin son haftasında genç oyuncuları takıma almadı. Geleceği olmayan oyuncuları alana sürdü, puanlar alma sıkıntısına düştü.

90 dakikalık kısımda yalnızca birtakım sekansları (bölümleri) yeterli oynayabildi. Oyun tutarlılığı olmadığı üzere oyuncu değişiklikleri de geç yapıldı. Birinci devre çok önemli sayısal yüzdeyse topa sahip olup santrfor Gomis’i 4 sefer topla buluşturabildi.

Torrent, Galatasaray’daki geleceğini sonlandırdı. İdarenin de yaşanan olumsuz gelişmelerde önemli hissesi oldu. Galatasaray dönem başından bu yana yaşadığı yapısal bozuklukları çözemedi.

Bu problemleri tespit edip uygulamayı yanlışsız yapamadı. Bu da saha içindeki futbol kültürünün bir türlü oluşmamasına neden oldu. Şunu da unutmamak gerekir; bir kadrosu kurmakla ona kalite katmak ve kaliteyi korumak çok farklı şeylerdir.

Bu tespitleri ve tertibi hakikat yapamayan sarı-kırmızılılar için kaçınılmaz son alışılmış ki başarısızlık olacaktı. Galatasaray tüm dönem yalnız saha içinde değil saha dışında da çok önemli meşakkatlerle uğraştığı bir yıl geçirdi. Saha içindeki futbol beklentilerin çok uzağında kaldı.

Teknik manada külfetler yaşadığı üzere idare olarak da istifalar, genel şuralar, Ibra olaylarıyla uğraştı. Bu türlü bir dönemde kriz hakikat yönetilemedi hatta daha da derinleşmesine sebep olundu. Bu türlü bir anlayışla muvaffakiyetin gelmesi de zati mucizeydi.

SERKAN KORKMAZ – NURİ HOCA

Galatasaray taraftarının beklentisi son 15 maçını kaybetmemiş bir kadroyla deplasmanda oynarken çok yüksek değildi. Ligin son maçını kaybetmemek dahi seçim rüzgarlarının sert ettiği Galatasaray için tatmin edici bir sonuç olurdu. Kısaca; favori Nuri Şahin’in Antalyaspor’uydu.

Sarı kırmızılıların en büyük yıldızı (!) Kerem yedekteydi. Birinci yarıda Torrent’in kadrosu “kötü oynadı” diyemem. Muslera şahane kurtarışlarla kadrosunu ayakta tutmaya devam ederken konuk takım, Antalya’nın sağından birkaç defa çok kıymetli durumlar yakaladı.

Sarı kırmızılılar sağ kanadından gelen benzeri bir topla, ‘tuhaf’ bir gol yediğinde birinci yarı bitmek üzereydi. İkinci yarı maç beklediğimden daha keyifli geçiyordu fakat ender gelişen tehlikelerde, son paslar ya da şutlar bitiricilikten oldukça uzaktı.

Galatasaray açısından berbat bir dönem, yenilgiyle bitecek üzere duruyordu. Derken Torrent’in aklına elindeki en âlâ iki şey geldi ve oyuna Mohamed ile Kerem’i soktu. 70 dakika geçmişti ve Galatasaray’ın çerçeveyi bulan şutu şimdi yoktu. Kerem – Mohamed ikilisinin maçı beraberliğe getirmesi çok uzun sürmedi.

Kalan dakikalarda üç puan fırsatı iki gruba da geldi lakin gol üretilemedi. Nuri Şahin’e helal olsun; Antalya üzere hoş ve kıymetli bir kente layık bir futbol kadrosu oluşturdu. Artık ismi (bence biraz erken olsa da) Galatasaray’la anılıyor.

Üst seviye futbol mesleği, kaliteli duruşuyla her şeyin en hoşuna layık bu kardeşimiz umarım en kısa vakitte diplomasına da kavuşur. O vakit geldiğinde Alman kulüpleri bizim kulüplerimize Nuri Şahin’i yar etmezler diye düşünüyorum.