0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal teşebbüsü devam ederken, Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve Yenişafak Müellifi Mehmet Acet, Türkiye’nin yürüttüğü istikrar siyasetinden rahatsız olan ABD’nin savaşı da mazeret ederek Türkiye’yi pasif bir hale pozisyonlandırma eforunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Biden ile görüşmesinde vereceği iletileri köşe yazısında şu sözlerle aktardı:

Amerikan makamları, açıktan topa girmek istemedikleri hususlarda yaptıkları üzere yaptılar tekrar.

Herkesin duymasını istedikleri halde kendilerinin açıktan söyleyemedikleri şeyi, basın üzerinden sızdırdılar.

Türkiye’ye yapılan S-400 teklifinden kelam ediyorum.

Ankara, Rusya’dan satın aldığı S-400 bataryalarını Ukrayna’ya teslim edecek, buna karşılık çıkarıldığı F-35 programına geri döndürülecek.

Teklif bu.

Akla ziyan bir teklif olduğu ortada, lakin aşikâr ki Amerikan makamları Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan süreci Ankara’nın uzun müddettir bükülemeyen bileğini bükmek için yeterli bir fırsat olarak değerlendirip bu türlü bir atılım yaptılar.

Batı basınında çıkan bu haberleri Ankara’da, ABD’li yetkililerle temas halinde olan çevrelere sordum lakin, iddiayı yalanlayan ya da doğrulayan bir karşılık gelmedi.

Benim anladığım kadarıyla, Ukrayna savaşı başladıktan sonra yapılan görüşmelerin bir ya da birkaçında, resmi niteliği olmadan şifahi bir formda bu türlü bir teklif iletilmiş olmalı Ankara’ya.

NATO TEPESİ VE ERDOĞAN/BİDEN GÖRÜŞMESİ

Şunu tekrar edelim:

ABD idaresi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini müttefikler ortasındaki safları sıkılaştırmak için ülkü bir fırsat olarak görüyor. Lider Joe Biden, NATO tepesine gitmeden evvel yaptığı açıklamada bunu açıkça dillendirdi.

Şu sözlerle:

‘’Yeni bir dünya sistemi olacak, biz buna önderlik etmeliyiz. Bunu yaparken özgür dünyanın geri kalanını da birleştirmemiz gerekiyor’’

Bu maksadın Türkiye’yi ilgilendiren kısmında, Ankara’nın Rusya ile ikili münasebetlerini ekonomik tasalar da dahil olmak üzere çeşitli münasebetlerle koruma/kollama niyetini kırma gayreti var.

Savaş mazeretiyle en absürt teklifler bile dayatılabiliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha savaş başlamadan önce “Ukrayna’dan da vazgeçmeyiz, Rusya’dan da” şeklinde özetlemiş, devamında da Ankara’nın bu duruşunu birkaç sefer tekrarlamıştı.

İşin enteresan tarafı, Ukrayna idaresi, Zelenski, ülkeleri işgal altına alınmasına karşın, Türkiye’nin Rusya’yla da kötüleşmek istemeyen, kolaylaştırıcı misyonuyla, diyalog kanallarını açık tutarak barış gayretlerine katkı sağlama uğraşlarını takdirle karşılamasına karşın, bu türlü bir misyona ABD makamlarının takviye vermemesi.

Belirli ki, Amerikan idaresi, kurumları, bu periyodu fırsat bilerek, Türkiye’yi soğuk savaş dönemindekine misal bir pasif duruma itmeyi, Ankara’nın egemenlik haklarını önceleyen ve Ankara merkezli faal bir dış siyaset izleme kararlılığını da kırmak istiyor.

Bir nevi, tekrar soğuk savaş periyodunda olduğu üzere “Biz ne dersek sen onu yapmalısın, verilen rolü oynamalısın. Daha fazlasını değil” formunda özetlenebilecek bir çizgiye çekmek istiyorlar.

ERDOĞAN BİDEN’A SOĞUK SAVAŞ PERİYODUNA DÖNEMEYİZ DİYECEKTİR

Ukrayna’daki Rusya işgalinin başından beri memleketler arası etraflarda yapılan tartışmalarda, “Dünya nereye gerçek gidiyor” sorusuna en çok, “Soğuk savaş devrindeki üzere iki kutuplu bir dünyaya doğru” cevabının verildiğini biliyoruz.

Biden’ın yaklaşımı, aktardığımız kelamları de buraya ‘cuk diye’ oturuyor.

Pekala, ABD tarafının bu yaklaşımına Ankara nasıl yanıt verecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brüksel’deki ikili görüşmede Biden’ın ne diyeceğini, ne cins taleplerle karşısına çıkacağını evvelce hesaplamış olmalı.

İki önderin Brüksel’de bir ortaya geleceği bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın toplumsal medya hesaplarından Türkçe ve İngilizce yaptığı şu paylaşım, “Bizim durumumuz bu olacak” formunda evvelden yapılmış bir deklarasyon olarak yorumlanabilir:

“Dünya yeni yeni bir soğuk savaşı kaldıramaz. Sonuçları herkes için ağır olur.

Ukrayna savaşı yeteri kadar vefat, yıkım ve acıya sebep oldu, oluyor.

Bu savaşı durdurmak için ağır uğraş sarf ediyoruz. Teşebbüslerimiz devam edecek. Barış güç ancak imkansız değil.”