0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

 Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Katar’ın başşehri Doha’da “Yeni Devir İçin Dönüşüm” temasıyla düzenlenen Doha Forum 2022’nin “Stratejik İttifakların Gelişen Görünümü” başlıklı panelinde konuştu.

Moderatörün, “Rusya ve Ukrayna savaşı, Türkiye’yi ve Türkiye’nin NATO üyeliğini nasıl tesirler?” sorusuna Bakan Akar, şu karşılığı verdi:

“Tarihsel olarak devletler, tehditlere karşı emniyet ve güvenliklerini daha âlâ sağlamak için ittifaklar içinde yer almayı seçmiştir. Bu ortada, güvenlik şartları süratle değişiyor, bu nedenle bir ittifakın değişen güvenlik şartlarına uyarlanması elzemdir. Bugün daha istikrarsız ve öngörülemeyen bir güvenlik ortamına girdik. Şu anda klâsik tehditlere ek olarak yeni hibrit tehditlerle test ediliyoruz. Klâsik devletler ortası tehditleri biliyoruz. Artık ayrıyeten terörizm, aşırılıkçı ideolojiler, başarısız devletler, donmuş çatışmalar, kitlesel ve sistemsiz göç ve iklim değişikliği bulunmaktadır.”

Dünya genelinde mülteci sayısının 85 milyona ulaştığını belirten Akar, “Dolayısıyla terör/aşırılık taban kazandı diyebiliriz. Bildiğiniz üzere geçmişte savaş öncelikle bir devlet faaliyetiydi. Artık devlet-benzeri aktörler ve vekiller (güçler) de kıymetli rol oynuyor. Maalesef üzülerek belirtmem gerekir ki birçok küme ya da vekil güç birtakım devletlerin ortağı olarak hareket ediyor. Ayrıyeten teröristler, toplumsal medyayı taraftar toplamak ve ideolojilerini yaymak için kullanıyor. Dezenformasyon yaymak için palavra haber, fotoğraf ve görüntüler kullanıyorlar. Yeni güvenlik ortamında yapay zeka, nano teknoloji ve otonom sistemlerin de dikkate alınması gerekiyor.” tabirlerini kullandı.

Akar, dünyada meydana gelen rastgele bir krizin kolay bir biçimde herkesi etkileyen global bir sıkıntıya dönüşebildiğinin altını çizerek, “Kaos teorisini hatırlayın! Kelebek tesiri. Global problemlerin global tahliller gerektirdiği çok nettir. Bu nedenle ittifakları sürdürmek, güvenlik ve barış için hala çok değerli olmaya devam etmektedir. Birebir halde diyalog ve çok taraflı iş birliği de.” diye konuştu.

Birleşmiş Milletlerin (BM) global problemleri ele alan tek üniversal platform olduğuna dikkati çeken Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Güvenlik Kurulu’na atıfta bulunduğu “Dünya beşten büyüktür” tabirini hatırlattı.

“MÜTTEFİKLERİMİZİN HAKSIZ İHRACAT KISITLAMALARI YALNIZCA TÜRKİYE’Yİ DEĞİL NATO’YU DA ETKİLİYOR” 

Akar, tarihteki en değerli ve başarılı ittifakın NATO olduğunun herkesçe bilindiğini ve daha güçlü bir ittifak olmak için daha güçlü üyelere muhtaçlık duyulduğunu kaydederek, şöyle devam etti:

“Ancak belirtmeliyim ki bugünlerde müttefiklerimizin ülkemize yönelik haksız ihracat kısıtlamaları yalnızca Türkiye’yi değil, NATO’yu da etkiliyor. Uygun yetişmiş işçi ile caydırıcı bir ordu olmak elbette mümkün lakin tıpkı vakitte güçlü bir savunma endüstrisine gereksiniminiz bulunmaktadır.”

Türkiye’nin 2000 yılından sonra kendi uğraşıyla geliştirdiği savunma endüstrisine ait bilgiler paylaşan Akar, Türk savunma endüstrisinin kalite ve boyut olarak büyüdüğünü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde şimdiye kadar harika sonuçlar elde edildiğini söz etti.

Akar, “Halihazırda yerli üretim oranı yüzde 80’dir. Ayrıyeten 2000’li yılların başından itibaren Türk savunma endüstrinin satın alma modelinden çok daha bağımsız bir model olan güçlü bir araştırma ve geliştirme temeline sahip bir modele geçiş yapmış olduğunu belirtmek isterim.” formunda konuştu.

“TÜRKİYE, NATO’NUN FAAL VE YAPAN BİR ÜYESİ OLMAYA DEVAM EDECEKTİR” 

Türkiye’nin NATO kapsamındaki rolüne de değinen Akar, “Şüphesiz Türkiye NATO’ya, müttefiklere, dostlarına ve ortaklarına karşı üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmeye devam etmektedir ve bölgemizde ve dünyada barışa, güvenliğe, iş birliğine ve âlâ komşuluk münasebetlerine katkıda bulunuyor. Bunda kuşkuya yer yok. Ve Türkiye, Balkanlar’dan Orta Doğu’ya, Afganistan’a ve Kafkaslar’dan Afrika’ya ve ötesine kadar NATO’nun etkin ve yapan bir üyesi olmaya devam edecektir.” dedi.

Akar, son 30 yılda Türkiye’nin etrafında birçok kriz yaşandığını ve Türkiye’nin bu süreçte NATO, Avrupa Birliği ve Avrupa’nın güneydoğu sonlarını koruduğunu belirterek, “Tüm bu krizlerde Türkiye her vakit barış, istikrar ve güvenlik için çalışmıştır.” tabirlerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başından beri Ukrayna ve Rusya başkanlarıyla temas halinde olduğuna, birçok kere yüz yüze yahut telefon ile her iki ülkenin önderiyle görüştüğüne dikkati çeken Akar, “Benzer halde, Türk bakanlar ve yetkililer, Ukraynalı ve Rus mevkidaşları ile sistemli temas halindedir. Bu ortada Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanları Antalya’da bir ortaya geldi. Bu kıymetli bir adımdı. Yalnızca Ukrayna ve Rusya için değil, Avrupa ve herkes için kıymetliydi. Ayrıyeten bir çıkış yolu bulmak için (Ukrayna Savunma) Bakan (Oleksii) Reznikov ve (Rusya Savunma) Bakan (Sergey) Şoygu ile sistemli temas halindeyim. Öncelikli olarak acil ateşkes ve ayrıyeten sivillerin tahliyesi gereklidir.” diye konuştu.

Akar, Türkiye’nin Ukrayna’ya Rusya’nın saldırısının başlamasından evvel insani yardım sağlamaya başladığının ve insani yardım çalışmaları kapsamında 23 Şubat’ta iki A-400 kargo uçağı ile yardım gönderdiğinin altını çizen Akar, “Hava alanı kapatıldığı için bu uçaklar hala Ukrayna’da. Başta Ukrayna olmak üzere ilgili taraflarla uçaklarımızın inançlı bir formda Türkiye’ye dönüşü için daima temas sınırındayız. Ayrıyeten yaklaşık 60 tır dolusu acil insani yardım gönderildi. Daha fazla yardım ise yoldadır.” dedi.

“TÜRKİYE, MONTRÖ’YÜ HER VAKİT DİKKATLİ, SORUMLU VE TARAFSIZ BİR HALDE UYGULAMIŞTIR” 

Akar, NATO Tepesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğ